Geçen gün bir arkadaşım ile konuşuyordum. Kızının uykuda dolaştığını ve bir kez evden dışarı çıkacakken farkedip engellediklerini söyledi. O günden beri bu konuda endişeli olduğundan bahsetti. Şöyle bir düşündüm. Bu sadece bir tanesi. Ya diğer endişeler ? Özellikle anne ve babaların çocuklarına karşı duydukları endişeler limitsiz. Bu çocuk iyi bir eğitim alacak mı, iyi bir birey olacak mı, nasıl biri ile evlenecek, nasıl bir iş bulacak, askere nereye gidecek ... Liste bitmeden ilerliyor. Bu cevabını henüz bilmediğimiz ama aralıksız endişe duyduğumuz konular, bize durmadan stres yüklüyor. Bu durum kilolu birinin, farkında olmada fazla kilolarını taşımasına benziyor. Diyelimki kişi vücudunda fazladan 30 kilo taşıyor. Eğer o kişi 30 kiloyu verse ve 30 kiloluk bir ağırlık kaldırması istense, büyük olasılıkla o ağırlığı kaldıramaz ya da çok zorlanarak kaldırır. Oysa o kiloyu vücudunda taşıyınca, bu durumun çok farkında olamıyor. Stres te öyle. Gün içinde parça parça ekleyerek ilerliyoruz. Ne kadar negatif yüklendiğimizin farkında bile değiliz. Vücudumuz stres hormunu üretmekten bitap oluyor :)
Peki vücudumuza bu konuda nasıl yardımcı olabiliriz ? Cevabı basit ama zor. Meditasyon yapabiliriz. Nesi zor Demet diyebilirsiniz. Zor çünkü düşünmeden durabilmek kolay şey değil. Düşünmeye programlanmış bir beyni durdurmak, pratik gerektiriyor. Bir günde beynimizden 50.000 ile 70.000 arası düşünce geçiyormuş. Yani bu hızlı akan düşünce selini durdurmak için belli bir süre deneyim kazanmamız gerekli. İdeal olan süre günde 15-20 dakika meditasyon yapmak. Ben ilk başladığımda sadece 5-6 dakika devam edebildim. Tabi 5-6 dakika boyunca ara sıra hatta sık sık kendimi bir şey düşünürken buldum :) Ama pes etmedim. Şimdilerde 20 dakika kadar meditasyona devam edebiliyorum. Bence süper gelişme. İki-üç aydır meditasyon yapıyorum. Zamanla süreyi arttırdım. Meditasyon yaparken hala ara ara bazı düşünceler geçiyor aklımdan. Bunu farkedince o düşünceyi düşünmeyi bırakıp, tekrar nefesime odaklanıyorum.
İlk seferde 20 dakika ile değil, 3 dakika ile başlayın derim. Nasıl mı yapılıyor. Çok basit. Rahat bir şekilde oturuyorsunuz. Bu en önemli olan bölümü. Rahat olmayı giydiğiniz giysiler ile ve oturduğunuz zemin ile destekleyin. Bağdaş kurabilirsiniz ya da sandelyede otururken de olur. Ellerinizi yukarı bakacak şekilde bacaklarınızın üzerine koyup gözlerinizi kapatıyorsunuz. İsterseniz elinizin baş ve işaret parmağı birbirine değebilir. Şart değil, sadece bu parmak şeklinin nefes alıp verme şeklini destekleyen bir yönü var. Gözler kapalı olmalı çünkü dış ortamı algılamaya ara verebilmek ve nefese rahat odaklananabilmek adına bu gerekli. Dik bir şekilde oturmak, nefes alış verişini kolaylaştırıyor. Nefesinizi göğüs boşluğuna değil, diyaframa (karnınıza) alıyorsunuz. Bu neden önemli ? Hızlı koştuğunuzu düşünün. Nefes nefese kalıyorsunuz. O zaman nasıl nefes alıyorsunuz ? Göğüs kafesinize. Çünkü vücut alarm durumuna geçiyor ve bu sıra dışı durumda sizi korumak için olağan dışı bir performans gösteriyor. Biz eğer meditasyon sırasındayken göğüs kafesimize derin nefesler alırsak, vücudumuza stresli bir durum yaşadığımızı hissettiririz ki bu istemediğimiz bir şey. Meditasyonda istenen ise sanki uykudaymışçasına diyaframa alınan sakin ve uzun nefesler. Sadece nefesimize odaklanıyoruz. Birşey düşünmüyoruz. Ben bir süre sonra farkettimki, nefes alıp verme arasındaki boşluklarda düşünceye geçiyorum :) O bir şeye odaklanmadığım kısacık sürelerde, beynim devreye girip düşünmeye başlıyordu. Bu geçişi engelleyebilecek şey ise ritmi daha sık olan bir ses takip etmek. Yıllar önce bit pazarından aldığım kurmalı saati bu alanda kullanıyorum. İki kez çevirdiğim mandalı, birkaç saatlik tik-tak sesi üretmeye yetiyor. Bu sayede düşünmeden durabildiğim süreler artmaya başladı.
Peki meditasyon sırasında ne oluyor? Sakin ve diyaframa alınıp verilen derin nefesler, vücuda uyku halindeki tepmoyu kazandırıyor. Beyinden düşünce geçmemesi ve vücudun bunu destekleyen sakin temposu, vücudun stres hormonu üretmesini durduruyor. Bir tür vücuda format atıyorsunuz. Meditasyon sonrası kendinizi çok daha dingin ve rahatlamış buluyorsunuz. Geçen bayram tatilinde ablamın 7 ve 12 yaşındaki çocukları ile 5 dakika meditasyon yapmayı denedim. 3 dakika dayanabildiler. Tabi onlar yetişkinler gibi endişe taşıma eğiliminde olmadıkları için böyle bir pratiğe gereksinim de duymuyorlar. Biz büyüdükçe yol boyunca, bir bir o endişeleri toplayıp taşıyoruz. Şöyle bir düşünün. Taş Devrinde bir kişinin bir kaplan ile karşılaştığında yaşadığı duyguları hayal edin. O Taş Devri insanının kaplanla karşılaşma sıklığı olsa olsa günde 1-2 kez olur. O an ortaya çıkan bu stres içeren duygular, kaplandan uzaklaşınca yok olur. Oysa biz, günümüz modern hayatındaki stres faktörlerinin tümünü ele alacak olursak, o kaplanla aynı evde yaşıyor olduğumuz söylenebilir. 7/24 endişe ve kaygı ile yaşayan bu bedenin, meditasyona gerçekten gereksinimi var vence. Deneyin derim. Bir ay boyunca her gün, günde 3-5 dakika deneyin. Farkı göreceksiniz.
Deneyince fikirlerinizi paylaşırsanız sevinirim. Hoşçakalın ;)
<img src="https://images.squarespace-cdn.com/content/v1/540d8c5ae4b02405057a24b0/1502898774722-SL7KO5ADD14CW1COB5E8/image-asset.jpeg" alt="Fotoğraf: Aslı Avcı" />
Fotoğraf: Aslı Avcı
Comentarios